Annem bana ‘tesisatçı ol’ derdi… Onu dinlemedim, risk aldım!
Futbolu çok severdi. Ama onu yalnız başına büyüten annesinin maç bileti alacak parası olmadığı için pazar günleri odasının penceresini açar, yakındaki stadyumdan gelen sesleri dinlerdi. Böylece maçı izlemiş gibi olurdu.
Çok da varlıklı olmayan bir şekilde yaşadığı yere “Dünyanın sonu” derlerdi. Orası, dökülecekmiş gibi görünen gecekondulardan oluşan bir yerdi çünkü. Fakat bunca karanlığın içinde bir avantajı vardı: Dikkat çekici yani güzel dış görünüşü.
O ŞİMDİ BÜYÜK BİR AŞKIN KAHRAMANI
Zaten onun hayattaki yolculuğunu değiştiren de bu durum oldu. Her ne kadar öyle kolay olmasa da “dünyanın sonundaki bataklıktan” kurtulmasına olanak sağladı bu durum. Tabii ki annesinin çabalarını da göz ardı etmemek gerek.
Şimdi kendisinden biraz daha şanslı koşullarda doğup büyüyen sonra da müzik dünyasında şöhreti bulan genç kızın sevgilisi olarak tanıyor herkes onu.
İki aşık gece ya da gündüz fark etmeksizin sokaklarda birbirlerini öpücüklere boğup mutluluk tablosu sergilerken görüntüleniyor.
‘DÜNYANIN SONU’NDAN BURALARA GELDİ
Anladınız değil mi Dua Lipa’nın sevgilisi Callum Turner’dan söz ettiğimizi. Son dönemde güzel şarkıcıyla yaşadığı aşkla konuşulan Turner, işte böylesine zor bir çocukluktan bugünlere geldi.
Şu anda 33 yaşında olan Turner’ın hayatı artık bambaşka bir çizgide ilerliyor. Ama buraya gelene kadar bazı zorlukları aşması gerekti.
Callum Turner, bir gece kulübünde çalışan annesi Rosemary tarafından büyütüldü. Yani ona destek olacak, hayat yolunu bulmasında elini tutacak bir babası yoktu. Ama annesi de oğlu için elinden gelenin fazlasını yaptı zaten. Onu bugünlere taşıyan en etkili kişi oldu.
Anne ile oğul, bir zamanlar Victoria dönemi gecekondu mahallesi olan Chelsea’daki ünlü King’s Road’un eski püskü bir bölümünde yaşıyordu. Hatta bu bölgenin halk arasında bir adı vardı: “Dünyanın sonu.”
MAÇ BİLETİ ALACAK PARASI YOKTU… PENCEREYİ AÇAR SESLERİ DİNLERDİ
O zamanlar Callum Turner, dördüncü kattaki apartman dairesinde bulunan odasının penceresini açtığında diğer binaların çatılarını görebiliyordu sadece. Ama kafasında net bir düşünce vardı: Bundan daha fazlasını istiyordu.
Futbola ilgisi vardı, hatta Chelsea takımına deli gibi bağlıydı. Ama annesi ona maç bileti alabileceği parayı veremediğinden pazar günleri o atmosferi hissetmek için tek şansı vardı: Odanın penceresini açıp yakınlardaki stadyumdan gelen sesleri dinlemek.
Bir ara futbolcu olmak da istedi Callum Turner… Sonra fikrini değiştirip asker olmaya karar verdi. Ama bunların hiçbiri olmadı.
ANNESİ ONUN EN BÜYÜK DESTEĞİ
Kendini gösteri dünyasında buldu Turner. Bu konuda ona dikkat çekici fiziksel görüntüsü yardımcı oldu. Bir model avcısının keskin gözleri ve annesi Rosemary’nin büyük desteği sayesinde.
Yine de bu durum kolay gerçekleşmedi elbette. 20’li yaşlarının ilk dönemine kadar bodrum katındaki bir dükkanda çalıştı… Bu arada kötü alışkanlıklar edindi.. Can sıkıntısını giderebilmek için bunlara sığındı.
Daha sonra itiraf ettiğine göre “gerçek bir bağımlıya dönüşmüştü”. Bu konuyu şu cümleyle özetledi bir röportajında: “Hayatımın dört yılını resmen heba ettim.”
Fakat sonra bütün bu kötü alışkanlıklarından kurtuldu Callum Turner. Her ne kadar oyunculuk konusunda eğitim almamış olsa da sonunda “şeytanın bacağını kırdı.”
ANNESİ TESİSATÇI OLMASINI ÖNERMİŞ
Callum Turner, verdiği bir röportajda annesi Rosemary’nin kendisine, “bir insan eğer isterse her şeyi yapabilir” mesajını verdiğini anlattı:
“Herhangi bir şey yapmak istiyorsam onun peşinden gitmem gerektiği inancını annem aşıladı bana.. Gercçi o bana tesisatçı olmamı öneriyordu. Ama ben tesisatcı olmak istemiyordum. Futbolcu olmak istedim.”
Turner, tesisatçı olmayı düşünerek güvenli seçeneği yönelmediğini anlattı. “Risk almak güzeldir” diyerek de sözlerini tamamladı o röportajda.
GÜZEL YÜZÜ SAYESİNDE HAYATI DEĞİŞTİ
Önce usul usul modellik yaparak başladığı kariyer yolculuğu onu sinemaya taşıdı. 2010 yılında Pertfordshire Üniversitesi öğrencilerinin çektiği Think of England adlı kısa filmde rol aldı. Bundan bir yıl sonra Zero adlı yapımda kamera karşısına geçti. Sonra da gerisi geldi zaten.
Masters of the Air adlı bir TV yapımında oynarken yanında Austin Butler, Barry Keoghan gibi şu sıralar çok gözde olan oyuncular vardı.
Bu kadarla da kalmadı. George Clooney’in yönetmenliğini üstlendiği The Boys on the Boat adlı yapım için kamera karşısına geçti.
Bütün bunlar sayesinde de hayatı değişti. Günümüzün gelecek vaat eden yıldızlarından biri olarak anılır oldu.
Hatta Callum Turner ile ilgili başka bir ayrıntı daha var. Öylesine etkili bir dalga yarattı ki birçok kişi ona geleceğin James Bond’u gözüyle bile bakmaya başladı.
AŞKA ARA VEREN ŞARKICININ KALBİNİ ÇALDI
Hayatının başlangıcıyla şu anda bulunduğu nokta arasında dağlar kadar fark olmasına rağmen Callum Turner, çok da değişmiş değil. Zorluklar içinde akıp giden geçmişini hiç unutmadı.
En yakını ise her zaman olduğu gibi annesi. Çünkü bugünkü başarısında ve hayatta geldiği noktada annesinin katkısı çok büyük.
Rosemary’yi 40 yıldır tanıyan bir yakın dostu olan Keenan Duffty, onun hakkında İngiliz Daily Mail gazetesine şunları söyledi: ” Onun, oğlu Callum’u kötülüklerden korumak için ne kadar büyük çaba harcadığını biliyorum. Ona güçlü bir iş ahlakı aşıladığını da. Rose, Callum’a ayaklarının yere sağlam basmasını öğreterek çok büyük bir hediye verdi.”
Sonuç olarak Callum Turner, günümüzün genç yeteneklerinden biri haline dönüştü… Bu arada yaşadığı ilişkilerin ardından bir süre kalbini boş tutup işine yoğunlaşmayı planlayan Dua Lipa’nın bile dikkatini çekti. Onu öylesine etkiledi ki ünlü şarkıcı kalbini aşka yeniden açtı.
Callum Turner, daha önce oyuncu Vanessa Kirby ile yaşadığı aşkla da konuşulmuştu.
Callum Turner, son dönemde Dua Lipa ile yaşadığı aşkla gündemin ilk sıralarında.